Anlatamamanın Etrafında Dolaşırken

Kelimelerin çoğu zaman kifayetsiz kaldığı bir çağda yaşıyoruz. Duyguların ağırlığı arttıkça, dilin gücü azalıyor. İnsan, içinde taşıdığı o tarifsiz şeyi anlatmakla susmak arasında sıkışıp kalıyor. Benim için bu blog tam da o aralığın, o sessizliğin kıyısında bir deneme.

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?


Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
— Orhan Veli Kanık


Orhan Veli’nin bu dizeleriyle ilk karşılaştığımda, bir şiir okumadım sanki — bir duygunun beden bulmuş hâlini gördüm. O satırlar, yıllar boyunca içimde sakladığım ama ifade edemediğim bir haleti ruhiye gibi yer etti bende. Yazma fikri işte orada filizlendi.


Bu blog, 43 yıllık ömrüme sığdırabildiklerimin; anlatmayı becerebildiklerim ve suskun kalmayı tercih ettiklerimin bir toplamı olacak.
Bazen geçmişin sessiz sokaklarında dolaşacağım, bazen bir taş plağın cızırtısında çocukluğumu arayacağım.
Ama her seferinde aynı şeyi arayacağım: Bir duygunun izini.


Kimileri gözyaşlarını mısralara saklar, kimileri hayatını satırlara sığdırır.
Ben, bir duyguyu başka bir duyguya ekleyerek anlatmayı deneyeceğim.
Çünkü anlatamamakla başlayan her şey, belki de en samimi anlatıdır.